top of page

Üretkenliği Artırmanın Yolu: Aşırı Düşünme Döngüsünden Kurtulma Rehberi

Günümüz iş dünyasında, pek çok durum liderlerin aşırı düşünme döngüsüne girmesine neden olabilir. Yeni piyasa trendlerini analiz etmek, müşteri iletişimini doğru tonla belirlemek veya çalışanların geri bildirimlerine nasıl tepki vereceğinizi düşünmek gibi durumlar, aşırı düşünmeye sebep olabilir. Uzun yıllar boyunca profesyonellere koçluk yaptıktan sonra gözlemlediğim bir örüntü var: Bazı insanlar her şeyi aşırı karmaşık hale getirir, karar verme süreçlerine katmanlar ekler ve gereğinden fazla düşünme eğilimindedir. Bu eğilim özellikle Hassas Mücadeleciler olarak adlandırdığım bir grup için daha belirgindir. Bu kişiler, çevrelerindeki dünyayı daha derinlemesine anlamak için yaratılmıştır ve genellikle en sert eleştirileri yine kendilerinden gelir.

Aşırı düşünme yorucu olabilir ve kontrol edilmezse, kaygıya ve tükenmişliğe yol açabilir. Bunun kuruluşlar için de geniş kapsamlı sonuçları olabilir. Karar alma süreci yavaşlar, fırsatlar kaçırılır ve riskten kaçınma kültürü işlerin büyümesini engelleyebilir.

İşyerinde aşırı düşünmenin üstesinden gelmek için daha etkili çözümlere ihtiyaç var. Ancak bu sorunla başa çıkabilmek için öncelikle aşırı düşünmenin aslında üç şekli olduğunu kabul etmek ve anlamak gerekiyor: ruminasyon, geleceğe takılmak ve aşırı analiz. Bu bilgiyi edindikten sonra, çalışanlar ve kuruluşlar için anlamlı ve kalıcı bir değişim sağlayacak, hedefe yönelik stratejiler geliştirebilirsiniz. İşte üç aşırı düşünme türünün her birinin nasıl tespit edileceği ve ele alınacağı.

1- Ruminasyon

Ruminasyon, geçmişe takılıp kalmak veya olumsuz geçmiş olaylar üzerinde durmak anlamına gelir. Bu durumda, kişiler genellikle pişmanlık, suçluluk ve "yapsaydım, yapmalıydım, yapabilirdim" senaryolarında sıkışıp kalır. Geçmişteki hataları anlamaya çalışırlar ancak genellikle kendilerini suçlarlar.

Nasıl ele alınır?

Bu düşünceleri ele almak için belirli bir zaman ayırmak faydalı olabilir. Tüm gün geçmişe takılıp kalmak yerine, bu düşünce dürtüsünü belirli bir zaman aralığıyla sınırlayın (örneğin, 15-30 dakika). Endişe zamanınızı belirli bir saatte ve yerde düzenleyin. Endişelerinizi kontrol edebilecekleriniz ve edemeyecekleriniz olarak iki kategoriye ayırın. Kontrol edebileceğiniz endişeler için olası eylemler veya çözümler hakkında düşünün. Kontrol edilemeyen endişeler için görselleştirme tekniklerini kullanabilirsiniz.

2- Geleceğe Takılmak

Geleceğe takılıp kaldığınızda, ileride olabileceklerden endişe duyarsınız. Ne olacağının belirsizliği, başarısızlık potansiyeli ve bilinmeyenden duyulan korku, aşırı düşünmenin zorlu bir biçimi haline gelebilir.

Nasıl ele alınır?

Zamansal mesafe koymak, endişelerinizi azaltarak bugüne odaklanmanıza yardımcı olabilir. Gereksiz stres faktörlerine maruz kalmamak için "seçici cehalet" uygulayın. Belirli bilgileri tüketirken bilinçli olun ve önemli olmayan bilgileri göz ardı edin.

3- Aşırı Analiz

Aşırı analiz, düşüncelerin derinliğiyle ilgilidir. Bir konunun ayrıntılarına fazla dalmak ve bu nedenle boğulmak anlamına gelir.

Nasıl ele alınır?

Mükemmel bir karar vermek yerine, tatmin edici bir karar verin. Belirlediğiniz kriterlere uygun olan bir karar verdiğinizde, bu kararla devam edin ve diğer seçeneklere odaklanmayı bırakın. Karar kriterlerinizi belirleyin ve her seçeneği bu kriterlere göre değerlendirin.

Buradaki amaç, derin düşünceleri engellemek değil, verimsiz düşünce türlerine dönüşmelerini önlemektir. Sizin veya ekibinizin hangi aşırı düşünme türünden muzdarip olduğunu belirlemek, bu düşünce kalıplarını kontrol altına almanın ilk adımıdır. Bu beceri, hızlı ve iyi düşünülmüş karar alma ihtiyacının yüksek olduğu bu dönemde her zamankinden daha önemlidir.

0 yorum
bottom of page